Pozitif Tavır Zehir Olur Mu?

“Good Vibes Only”

ya da Türkçe meali ile pozitif yaklaşımcılık kavramına aşina mısınız?

Peki ya bu pozitif yaklaşımlar fark etmeden toksik bir tavrın içinde olmanıza neden oluyorsa?

Dayanılmaz!

Kaygı hissi tam da böyle hissettirir insana. Beden titremeye başlar, kalbiniz boğazınızda atar, mideniz sıkışır, serbest düşüştesinizdir ve kontrolünüz tamamen gitmiştir. Çoğu zaman tanıdık olduğumuz bu hislere karşı koyamayız. Kimi zaman bu hislerin olmasının belli bir sebebi bile olmayabilir.

Başkaları ile bu endişe duyumlarınızı paylaşmaya başladığınızda ise şöyle tepkiler alıyor olabilirsiniz;

“Olumlu tarafına bak”

“Minnet duyduğun şeyleri yazmayı denedin mi?”

“Bunun sana değil, senin için olduğunu düşün”

“Hayatına bak! Her şey çok yolunda”

“Yoga yapıyorsun, yoganı kullan”

Bu yanıtları bilirsiniz. Gerçekten kaygı hisseden biriyseniz, bir işe yaramadığını da bildiğiniz gibi…

Sadece dinlemelerini talep ettiğinizde bile karşınızdaki kişilerden-istememenize rağmen - tavsiye almaktasınızdır.

Her ne kadar iyi bir sebeple olursa olsun, bu tür yanıtlar çoğu zaman kişinin daha da kötü hissetmesine sebep olur. Endişenin üstüne bir de yanlış anlaşılma, suçluluk, utanç gibi duygular eklenir. Yoga yapan bir kişi ya da eğitmeni olarak işiniz “sevgi ve ışık” yaymak değil midir?

Yoga Sūtra’nın İkinici Bölüm 34. Sutra’ya baktığımızda Pratipakṣa Bhāvanam kelimeleri ile karşılaşırız. En basit haliyle “negatif düşünce doğduğunda zıddına odaklan” olarak yorumlanan bu kavram başta oldukça basit görünmektedir.

“Endişe hissettiğinde daha keyifli şeyler düşün” kolay, değil mi?

Sutralara bir bütün olarak baktığımızda ise konunun bu kadarda kalmadığını görüyoruz. Konu, her durumda pozitif tarafı bulmak değil, daha çok negatif durumu yok saymak yerine gerçekliği kucaklamakla ilgili.

Yoga pratiğimiz hiçbir zaman tamamen rahatlık içermek zorunda değildir ve bizi rahatsız eden her durumu yok saymak anlamına gelmez. İkililik içindeki bu yaşamın zaten acı verici olduğunu yoga öğretisi en başından kabul ediyor. O zaman, rahatsızlığa dayanarak sürekliliği olan bir değişim yaratmak için rahatsızlık veren duygulardan da geçmek gereklidir.

Bir çoğumuz ise yoganın iyi hissetmek olduğu yanılgısı ile bu alana adım atıyoruz. Spiritüel baypas gibi yanlış bir eğilim ile pratiği kullanıyoruz. Spiritüel baypas kavramı, insanlığımızın yaralı ve karmaşık olan tarafının üstüne henüz onunla barış sağlamadan çıkmaya çalışmak anlamına geliyor.

Yoga topluluklarında pozitiflik kavramına tutunmak pratiğin felsefi ya da spiritüel tarafı gibi görünse de zorlu duygusal ya da psikolojik durumları yok saymak anlamına da gelebiliyor. Yok saymak, saptırmak, -mış gibi yaparak bir fanteziyi yaşadığını zannetmek ve olan gerçekliği kabul etmeksizin var olma kavramının bir diğer adı ise: “pembe bulut”.

Bir duygunun sona ermesi, sönümlenmesi ile pembe bulutlarda dolaşmak arasında çok büyük bir fark var. Bilinçli bir şekilde bir düşünceden ayrılmak, onu gömmek değil, uzun çalışmalar sonucu kişinin kendi benliği ile derin bir bağ kurması anlamına gelmektedir. Deneyimlediğimiz negatif durumları içsel olarak işleyebilmek için karmaşanın içinde durmak gerekecektir. Fakat tek çıkış yolu, yolun kendisini yürüyerek gerçekleşebilir.

Doğamızın bir parçası olan acı, güçlü bir deneyimdir ve bunu hissetmek normaldir. Kendi duygularınızı yargılamaksızın onları fark etmek ve hissetmek çamurlu bir yolda yürümeye benzeyebilir. Eğer kirlenmekten hoşlanmıyorsanız yolunuzu değiştirmeniz daha iyi bir tercih olabilir.

Karşınızda size korkuları ve endişelerinden bahseden biri geldiğinde sadece dinlemeniz yeterlidir. Biri için alan tutmak, başkasının hislerine enerjetik bir kap sunabilmek anlamına gelir. Sadece dinlemek ve hiçbir şey söylememek, bir çok insan için çok zor olsa da (özellikle de “yardım etme”yi sevenlerimiz için), diğer kişinin iyileşmesine en büyük etkiyi sağlayacaktır. Yargısız, yorumsuz, çözümsüz sade-ce dinlemek duygusal yolculuğunda o kişinin elinden tutarak o’na eşlik etmeyi sağlar. Yalnızca “üzgünüm” diyebilmek, gerçek hissinizi paylaşmak, o kişiye hissettiğiniz şefkati ifadeleştirmek karşınızdaki kişinin anlaşıldığını ve bir başkası tarafından duyulduğunu hissetmesini sağlayacaktır. Sanırım yaşamda hepimiz için bundan daha anlamlı ve derin bir bağ yoktur.

Her zaman mükemmel olamayacağımızı (ya da olmamız gerekmediğini) hatırlayarak insan olduğumuzu ve bu insanlık deneyiminde yaşadıklarımıza farklı tepkiler ve yanıtlar vererek benzer şeyler yaşadığımız kabul etmek hepimize büyük bir özgürlük sağlayacaktır.

Bir minik de olsa gelecek deneyimlerimizi dönüştürebiliyorsak ne ala! Bunu kendimiz için gördükçe, birbirimizin deneyimlerini rahatlatmayı ve kolaylaştırmayı seçmek mümkün olacaktır.

Previous
Previous

Bir yoga eğitmenini iyi yapan şey(ler) nedir?

Next
Next

Tantra Hakkında Bilmek İsteyebileceğiniz Her Şey